Menopoz Döneminde Nasıl Beslenmeliyiz?
10/05/2018Menopoz; her kadının yaşayacağı, aylık periyotların sonlandığı doğal bir süreçtir. Menopozun bir hastalık olmadığı, sağlıklı kadının yaşamının doğal bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Başlıca belirtileri sıcak basması, ruhsal sarsıntı, yorgunluk ve uykusuzluktur. Post-menopozal kadınların aylık menstrual siklus ile gelen rahatsızlıkları yoktur.
Genellikle, menopozda besin çeşitlerini yeterli miktarda içeren sağlıklı ve dengeli bir diyetin tavsiye edilmesi önemlidir. Sağlıklı beslenme, sağlıklı olmayı arttırır ve sağlıklı olmak menopozdaki rahatsızlıkları en aza indirir.
Yaşamın bu döneminde, fiziksel aktivite önceliklidir. Fiziksel aktiviteyi arttırmak için her gün veya haftada birkaç gün 30 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite yapılmalıdır. Vücut ağırlığını korumada, kan şekerini düzenlemede, kalp ve kemik sağlığında faydalıdır. Aktif yaşam tarzı menopozdaki rahatsızlıkları azaltabilir.
Ağırlık kazanımı bu dönemin getirdiği en sık görülen sorunlardandır. Bazı kadınlar daha önce hiç kilo problemi olmasa dahi, kilo alırlar. Hormon düzeylerinde değişme ile metabolik hız yani vücudun kullandığı enerji azalır.
Enerji içeriği düşük, besleyici değeri yüksek besinler tüketilmelidir. Basit karbonhidratlar (çay şekeri, reçel, bal v.b.) yerine kompleks karbonhidratlardan (tahıllar, kurubaklagiller v.b.) zengin besinler tercih edilmelidir.
Lifli gıdaların tüketimi arttırılmalıdır. Kuru baklagiller, ekmek ve tahıl grubu (esmer ekmek-çavdar, tam buğday ekmeği-, bulgur pilavı gibi)), yağlı tohumlar, sert kabuklu yemişler (ceviz, fındık v.b.) sebze ve meyveler; kolesterolü düşürür, kan şekerini düzenler, kabızlığı önler, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Yeterli lif alımı için kuru baklagiller haftada 2-3 kere tüketilmelidir. Tahıllardan rafine edilmemiş olanları tercih ettiğimizde B grubu vitaminleri, E vitamini, özellikle demir, çinko, magnezyum ve fosfor olmak üzere bir çok minerali de almış oluruz. Menopoz sonrası kadınlarda günde toplam 400 gramın üzerinde sebze ve meyve tüketilmesi önerilmektedir. Her öğünde ve öğün aralarında farklı bir sebze ve meyve tüketilerek çeşitlilik sağlanmalıdır.
Düşük yağlı ve düşük kolesterollü besinler tüketilmelidir. Diyetle hayvansal yağ ve katı margarin tüketimi azaltılmalı; bitkisel sıvı yağlar (tercihen zeytinyağı) kullanılmalıdır. Balık, omega-3 yağ asitlerinden zengin olduğundan haftada 2-3 kere yenilmelidir. Buna ek olarak beslenmemizde yağ alımını azaltabilmek için; etlerin görünen yağları temizlenmeli, et yemeklerine ilave yağ eklenmemeli, yemekler hazırlanırken ızgara, fırında pişirme ve haşlama yöntemleri kullanılmalı, yağ içeriği yüksek (özellikle margarin içeren) kek, kurabiye v.b. tüketimi azaltılmalı, besinlerin yağı azaltılmış olanları tercih edilmeli ve fast-food türü besin tüketimi azaltılmalıdır.
Kemik kaybı yaşlanmanın bir parçasıdır. Menopozda östrojen düzeyinde azalma ile kadınların kemik kaybı hızlanır. Kemiklerde zayıflama sonucu omurga, kalça ve bilek kırıkları çok sayıdaki kadının sağlığını olumsuz etkilemektedir. Kalsiyum içeriği yüksek besinler tüketilmelidir. Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı, kemik kaybının yavaşlanmasına yardım eder. Beslenmemizde kalsiyumun en iyi kaynakları süt ve süt ürünleridir (peynir, yoğurt, ayran v.b.). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve pekmez de kalsiyumdan zengindir. Besinlerle günlük D vitamini ihtiyacı karşılanamadığından, güneş ışınlarından yeterince yararlanılmalıdır (15-30 dk/gün).
Tuz tüketimi azaltılmalıdır, az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Günlük tuz tüketimi 6 gramı geçmemelidir. Sofrada yemeklere tuz eklemesi yapılmamalıdır.
Sıvı tüketimi arttırılmalıdır. Günde 2500 ml sıvı tüketilmesi önerilmektedir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10 bardak su tüketilmelidir. Taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran, bitki-meyve çayları ve çorbalar uygun sıvı kaynaklarıdır.
Alkol ve sigara içilmemelidir. Günlük yaşam stresleriniz kontrol altına alınmalıdır. Bu durum özellikle aşırı yeme, sigara ve diğer kötü alışkanlıkların önlenmesi açısından önemlidir.